Göbeklitepe’yi tarihin sıfır noktası olarak Anadolu’da nasıl algılıyorum veya anladığımı dinleyenlerime nasıl aktarıyorum sorusu son günlerde yazmak isteğim en önemli konuydu.
Uzun zamandır biz rehberlerin kafa yorduğu ve anlamaya çalıştığı en önemli ören yeri Göbeklitepe’dir.
Emektar arkeolog Klaus Schmit’in uzman öngörüsü ve çabalarıyla ortaya çıkarılan bu kadim ve devasa çemberlerin içlerinde bulunan T tipi dolmenlerin birer birer keşfedilmesi bilinen insanlık tarihinin tüm ezberlerini bozduğu bir gerçektir. Fakat en uzman olan arkeoloğun bile ucu keskin olmayan yuvarlak cevaplar verdiği bu sıra dışı arkeoloji sahasında bir uzman derinliğine ve yüksek bir tarihçi bilincine sahip olmayan ama kişisel çaba ve okumalarla kendini geliştiren bir tur rehberi tur esnasında karşısındakilere muhteşem Göbeklitepe' yi nasıl aktarmalıdır.
Ana tema şudur, halen soru işaretleri barındıran bir Göbeklitepe olgusu bir rehber duyarlığıyla nasıl aktarılmalıdır?
Anadolu tarihinin Göbeklitepe öncesi, en eski noktaları, İstanbul Yarımburgaz, Antalya Karain mağaraları, Diyarbakır Çayönü ve Konya Çumra Çatalhöyük olduğunu düşünüyor olsak da G9beklitepe öncesi neolitik anlamda en çok sözünü ettiğimiz alan Çatalhöyük’tü ve ana tanrıça Kibele’ nin doğuran kadın figürü de buranın net simgesiydi.
Fakat daha sonra İzmir Bornova da bulunan Yeşilova höyüğü bulununca 250 bin yıllık taş devri mağaralarının oluşunu saymazsak Anadolu daki neolitik çağı 8500 yıl olarak tarihlendirmemize sebep oldu yani 5500 yıla 3000 yıl daha eklenmiş oluyordu.
1999 sonrası Urfa Göbekli tepe de Schmith ekibinin aslında 1950 ler de işaretlenen fakat üzerinde kazıya devam edilmeyen Harran sırtlarındaki höyük'te başladıkları kazı Anadolu ve dünya tarihini tamamıyla yerinden sarstı.
Bu buluntu ile Anadolu tarihine bir 4000 yıl da eklenmiş oluyordu ve 12.500 yıllık bir kadim tarih ve kültür ile karşı karşıya geliyordu
En çok arkeologlar , tarihçiler ve de tüm bunları takipçilerine aktaracak olan tur rehberleri yeni bir tarihsel gerçeklikle karşı karşıya geldiler.
Keşfedilen peki neydi?
Dev çemberler içinde dikilmiş devasa tonlarca ağırlığındaki üstleri gökyüzüne bakan T şeklinde dolmenlere alçak röliyef şeklinde olan yontulmuş heykeller acaba ne ifade ediyorlardı?
Niye? Yana yana bir çember içerisinden diğer bir çembere yakın şekilde gökyüzüne doğru sırayla dizilmişlerdi?
Karacabey dağından fırlayan taşlar işlenmeye hazır kıvamda olması nedeniyle buradaki zengin taş ocağı mutlaka özel seçilmiş olmalıydı.
Göbeklitepe' nin sıradan bir yerleşim bölgesi olmadığını Klaus Schmith’ e gösteren ana neden belki de bu tüm taşların yine taşlarla işlenmiş olmasıydı yani taşlar yine taşla üst düzey şekilde kavlanmışlardı üstelik keskin ve sert aletler de henüz keşfedilmemişti.
Göbeklitepe' nin belki de belirgin 3 önemli özelliği olduğu varsayılır
Birincisi geç buzul döneminde yapılmıştır
İkincisi tekerlek henüz bulunmamıştır ateşle yiyecek yapmak geleneği henüz yoktur
Not: Ateş 1.4 mılyon önce kullanılmış olabilir fakat Göbeklitepe de toplulukların yedikleri hayvanlar olan ceylan ve kuş türlerini hep çiğ olarak bulundu yani bir yakma ve ısıtma olayı yok gibi görünüyor, o açıdan burayı yaparken ve burada yaşarken bir tekerlek ve ateş kullanımı yok gibi görünüyor Ayinlerde ateş kullanımı var mı ? Bilemiyoruz.
Üçüncüsü tarımsal hayata geçilmemiştir ve de hayvanlar evcilleştirilmemiştir.
Dördüncüsü çanak çömleksiz dönemdir
Peki, tüm bunlar yokken mağaradan yeni çıkmış bir neolitik avcı ve toplayıcı homo sapiens türü niye bir tapınak yapmak isteği duymuştur?
Neden inanç önce gelir?
Tarım ve hayvancılığın keşfi öncesi bile devasa tanrı veya insan heykellerini yapmak nasıl bir içgüdü veya korku türünün yansımasıdır?
İnsan önce niye? Din olgusuna veya bir şeylere inanmaya ihtiyaç duymuştur veya neden? Niçin? Kimden? korkmuştur
1800 yıllık uzun bir bir tapınma süreci sonucu neden tapınağın üzerini kapatıp bölgeyi terketmişlerdir.
Acaba din mi değişmiştir?
Bu tür sorular da Göbeklitepe’ nin gizemi artıran en önemli noktadır,
Bana göre eğer burası tapınak olarak inşa edildiyse belki de Göbeklitepe’ yi yapanlar 12500 yıl öncesi varlıklar ilk şunları başarmışlardır.
1 – Kolektivizm yani bir araya gelerek bir işbirliği yapmak olgusunu yakalamışlardır.
2- Cemaat duygusu yani aynı ilah veya yaratığa inanarak ortak ibadet yapma erkini yakalamışlardır.
3- Birlikte bir güzel sanatlar atölyesi kurarak heykel çalışması yapmışladır
4- Düşünce gücünün inançla ortaya çıkararak hayvanla ve insan arasındaki farkı ortaya çıkarmışlardır.
5- Yazıyı keşfetmek olmasa da günümüzde emoji adı verilen görsel betimlemelere benzer sembolik anlatımlar yaratarak bir tür yazı öncesi görsel cümleler kurmuşlardır.
6- Astronomi gözlemleri yaparak belki de burayı insanlığın ilk gökyüzü gözlem ünitesi olarak kullanmış olabilirler.
7- İnsanoğlu ilk kez burada hayvanlarla olan güç dengesi farklığını T lerin üzerine koydukları motiflerle göstererek sizler ancak bizim koruyucularımız olabilirsiniz demiş olabilirler.
8- Taşlar üzerinde hayvan türlerini betimleyerek ilk belgesel kayıtlar oluşturmuşlardır.
9 Tapınma ayinleri yaparken farklı dinsel roller üstlenerek sahneleme bazında bir tür tragedya geleneği başlatmış olabilirler.
10- Kastlar yani liderlik ve sınıf farklılıkları bu dönemlerde belirlenmeye başlamış olabilir
Kısacası Göbeklitepe tüm bu yazdıklarımızın ötesinde daha eskisi buluna kadar tarihin sıfır noktasıdır.
Hangi dine inandıklarını bilmesek de tüm dinlerin başladığı ve sonra üstünü kapatıp gittikleri için belki de ilk kez bir dinin değiştiği yer de olabilir.
Kısacası Göbeklitepe insanlık için büyük bir adımdır ve insanını kendini din ile fark etmesi sonucu doğa şartlarında daha üstün konuma gelmesinin miladıdır.
Kolektif çalışma ve ibadet sonucu insanoğlu belki de ilk kast sistemini veya ruhban sınıfını burada şekillendirmiş bile olabilir.
Ayrıca ustalık ve yöneticilik vasıflarını bu on iki futbol sahası büyüklüğündeki alanlara otuz dan dan fazla devasa çember yaparak taçlandırmış olabilirler.
Bütün yazdıklarımızın özeti, eğer günümüzde insanoğlu uzayda hâkim ise veya her türlü teknolojik rahatlığa veya modernliğe sahip ise kısacası her türlü keşfi birliikte başarabiliyorsa bunu Göbeklitepe de ki inanç ve sosyalleşme yetisi sonucu gelişen bir devrime borçludur.
Çünkü tarım keşfi öncesindeki mağara insanı önce düşünme becerisini daha sonrada kendinden daha üstün bir güce teslimiyet duygusuna belki de ciddi anlamda ilk kez ulaşarak doğada farklı bir noktaya kendilerini bilerek taşımışlardır.
12500 yıl önce bu çemberleri ve T dolmenleri yapabilmek yontmak ve km lerce taşımak bir yeni doğmuş bebeğin İstanbul Maslak ortasında 50 katlı gökdelen yapmasından daha zor bir beceridir.
Yorum Yap
Bu Yazı İçin Yapılan Yorumlar